15 Ocak 2022 Cumartesi

SAPPHO'NUN ADASI: LESVOS / MİDİLLİ

 


Bu kez yolculuğumuz ünlü kadın şair Sappho'nun adası Lesvos'a yani kapı komşumuz Midilli'ye. Midilli ' den fotoğrafçı dostlarımız FEM ile üyesi olduğum İzmir Doğa Fotoğrafçıları Topluluğu İZDOF'un ortak sergisi için karga b.kunu yemeden yollardayız. Sabah saat 05.00 de İzmir'den Ayvalık'a doğru yola çıkıyoruz. Saat 08.00 Ayvalık, 09.00 da TURYOL feribotu ile Midilliye yolculuk. Yaklaşık bir buçuk saat süren rahat bir feribot yolculuğundan sonra adaya ulaşıyoruz. Gümrük geçişimizin ardından öncelikle fotoğraflarımızı teslim etmek üzere ortak sergimizin açılacağı kale içşinde restore edilmiş sergi salonuna uğrayacağız. Buradaki Yunanlı fotoğrafçı dostlarımıza fotoğraflarımızı teslim ediyoruz. Onlar fotoğrafları yerleştirecekler ve bir gün sonraki açılışa hazır hale getirecekler, akşamda sahildeki Zorba'nın yerinde yemekte buluşacağız.


Scala Kalioni

Bu işlemlerin ardından bizleri bekleyen otobüslerimizle Midilli Adasının şirin bir balıkçı kasabası olan Skala Kalloni’ye gidiyoruz. Kasaba merkezi gezimizin ardından öğle yemeği için ayrılan serbest zamanda, Ada'nın sardalyesi ile ünlü bu sahil kasabasının eşsiz lezzetlerinin tadına bakabiliriz artık. Sardalyenin mevsimi olmasa da buraya kadar gelmişken ahtapot ve kalamarın yanı sıra onun da tadına bakıyoruz.

Agia Paraskevi


Zeytin Müzesi





Öğle yemeğinin ardından sayısız konakları, Arnavut kaldırımlı sokakları, tarihi anıtları ve meşhur "Boğa Festivali" ile ziyaretçilerini etkileyen Agia Paraskevi’ye geçiyoruz. İlçenin girişinde, 1910 yılında Taksiarhis Kilisesinin girişimiyle kurulan büyük bir Zeytin Müzesi bulunmakta. Bu Müze, Yunanistan'da bulunan en güzel ve en bakımlı zeytinyağı fabrikası müzelerinden olup, uzun yıllar Kültür Merkezi olarak faaliyet gösterdikten sonra Piraeus Bankası Kültür Vakfı tarafından Zeytin Müzesine dönüştürülmüş. Ayrıca Kasabada yabani kuşlar ve hayvanlar için bir hayvan barınağı da bulunmaktadır. 1923 de inşa edilen okul kompleksinin muhteşem binası ilçe merkezine hâkim olup, Atina Üniversitesi’nin giriş kapısının bir minyatürünü ihtiva eder. Görkemli Pamegiston Taksiarhon Kilisesi, Ayasos’daki Bakire Meryem Kilisesinden sonra ikinci büyük bazilika olarak dikkat çekiyor. Burada çay ve kahve molası verdikten sonra bu görkemli kasabadan ayrılıyoruz.  Aslında büyük çınar altında oturduğumuz kafe öyle keyifli, öyle güzel esiyor ki Haziran sıcağında tekrar yola düşmek içimizden gelmiyor. Lakin otele giriş yapı, yerleşmemiz, duş alıp akşam yemeği için hazırlanmamız gerekiyor. Daha yol üzerine ziyaret edeceğimiz Limonos Manastırı var.



Agia Paraskevi kasabasının ardından içerisinde değerli emanetleri ve tarihsel önemi olan Yunanistan’ın en ünlü manastırlarından Limonos Manastırını ziyaret ediyoruz. Bu Manastır Agios Orosun (Ayanoros) bir minyatürü olarak tanımlanıyor. Andissa yolu üzerinde bulunan manastır, her yıl binlerce ziyaretçi alan etkileyici bir manastırdır. Piskopos Ignatios Mithimnis (Mithimnalı-Molıvoslu) tarafından 1523 yılında inşa edilmiş manastırda, büyük manevi değeri olan binlerce eski kitaplar ve el yazmaları bulunmaktadır. Erkekler manastırı olmasından ötürü ibadet yeri gibi bazı bölümlerine kadınların girmesine ve Aziz ikonlarının görülmesine izin verilmiyor. Osmanlı döneminde önemli eğitim ve kültür merkezi olarak kullanılmış. Manastırın müze bölümünde, ayinlerde kullanılan kutsal giysiler, dini objeler, Bizans el yazmaları ve belgeler sergileniyor. Bizim için ekstra sürpriz Albino Tavus kuşu oldu. Manastırın bahçesinde yaşayan bu güzel kuş girişte poz vermekte nazlansa da ziyaret sonrası çıkışımızda tüm görkemi ile bize poz verdi. Bu ihtişamlı ve gizemli manastır ziyaretimizden sonra Midilli merkeze, otelimize dönüyoruz.

Akşam yemeğinde Kale'nin sahilinde Zorba'nın yerinde Yunanlı fotoğrafçı dostlarımızla birlikte ahtapot, kalamar ve mezelerin eşliğinde koyu bir sohbete dalıyoruz. Uzolar Türk Yunan dostluğuna kalkıyor: Yamas / Şerefe...









           Otelde verilen kahvaltının ardından Midilli şehir merkezine iniyoruz. Rehberimiz İzmir'den bugün gelecek arkadaşlarımızı almak için bizi merkezde bırakıp limana geçiyor. Saat 11.30 da Sappho meydanında buluşacağız Midilli şehir merkezinde bulunan, Hagios Therapondas Kilisesi, Ermou Caddesi, Hagia Athanasious Metropolitlik Kilisesi, Yeni Cami, Türk Hamamı ve Tarihi Roma Agorası gibi tarihi eserleri ziyaret ediyoruz. Halen aktif olarak çalışan dükkânların bulunduğu tarihi Eski Çarşıyı dolaşıyoruz, köşe kahvede bir frappe içimi soluklanıyoruz. Adaya özgü çeşitli peynir, sakız, Uzo gibi ürünlerin tadına bakıyoruz, rehberimizle buluşmadan öncede tarihi Taş Kahve'de oturup taze portakal suyu ve portakallı ke ile bu güzel havayı soluyoruz.

Midilli şehir merkezi gezimizin ardından, Gera Körfezi manzarasını izleyerek Midilli`nin en şirin sahil kasabası Perama’da keyifli bir öğle yemeği molası veriyoruz. Yemeğin ardından zeytinyağı ile ünlü Pappados Köyü ve Barbaros Hayrettin Paşa`nın doğduğu köy olan Paleokipos Köyü`nü yakından görüyoruz. Paleokipos Köyü’nün ardından, adanın geleneksel köylerinden Ayasos Dağ Köyü için harekete geçiyoruz. Ayasos köyü bilenler için yazıyorum bizim İzmir Selçuk'taki Şirince köyünü andırıyor. Köy her ne kadar bakımlı, temiz olsa da Şirince gibi turizmin kapitalizmine teslim olmamış. Ada hayatının o sakin atmosferini arnavut kaldırımı sokaklarda yaşarken yaşıyorsunuz. Dikkatimizi çeken bir şeyde evlerin sokak kapılarının üzerinde duran anahtarlardı. Rehberimizin açıklaması benim için ilginçti ve beni çocukluk günlerime götürdü. Malum Yunan halkında siesta yaygındır ve yaşadıkları bunca ekonomik krize rağmen bundan ödün vermezler. Bu nedenle evde yaşayan ve farklı yerde çalışan bireyler eve geldiklerinde birbirlerini rahatsız etmeden eve girebilsin diye eve ilk gelen anahtarı kapı üzerinde bırakıyormuş. Benim çocukluğumda da Ödemiş’te Sokak kapılar kilitlenmezdi. Kapının üzerinde bir ip ya da tel vardı bunu çekerek kapıyı açar eve girerdiniz ya da o zamanlar saat 12.00 ile 14.00 arası dükkanlar kapalı olurdu. Ama dayım ya da büyükbabam dükkânın kepengini çekmez kapının önüne bir sanalyeyi ters çevirerek evine gelir öğle yemeğini yer, dinlenir ve saat ikide dükkâna giderdi. Kimse de dükkâna girip bir iğne almazdı.

Tahta oyma mobilyalarını seramik ve dantel işlerini sergileyen şirin çarşısını gezip ünlü adak yeri olan Meryem Ana Kilisesini ziyaret ediyoruz. Çarsı meydanında verdiğimiz dondurma molasının ardından Midilli şehir merkezinde bulunan fotoğraf sergisi açılışımıza katılıyoruz. Açılışın ardından, Şirin bir balıkçı kasabası olan Panagiouda’ya gidip, unutamayacağımız bir Yunan gecesi geçiriyoruz.

Sabah kahvaltının ardından otelimizden ayrılıyoruz. Adanın orta bölgesinde bulunan Kalloni, ilk Osmanlı yerleşim yeri Arisvi ve Kuş cenneti Tuzla bölgesini de geçerek Petra’ya varıyoruz. Petra ismini şehrin girişinde yüksek bir kayanın üzerine kurulan kilisesinden alıyor. Şehrin girişinde bulunan Meryem Ana manastırında halen ayinler yapılmakta, çanlar çalınmaktadır.  116 basamaklı kayaya oyulmuş merdiveni tırmanıp bir süre ayini izliyoruz. Petranın ara sokaklarındaki sevimli, canlı renkli masa ve sandalyelerine sahip kafelerinde oturup bir sabah kahvesi içiyoruz. Burası sakinbir ortamda güneş ve deniz tatili yapmak isteyenler için ideal bir tatil kasabası.


Petra

Petra’dan sonra adanın kuzey ucu olan Molivos ‘ a ulaşıyoruz. Unesco ödüllü bu şirin yerleşim yerinin Arnavut kaldırımlı özgün sokaklarında yürüyüşün ardından,  özgün elişleri sergileyen küçük dükkânlarından alışveriş yapabilir, teraslı özel kafelerinde Yunan kahvesinin tadına bakabilirsiniz. Ve biz de öyle yapıyoruz. Limanı tepeden gören bir teras kafede limonade molası veriyoruz.


Molivos

Molivos gezimizin ardından tekrar otobüslerimize binerek Stratis Myrivilis ‘in köyü Skamniya’ya varıyoruz. Adaya ait birçok fotoğrafta görebileceğiniz mükemmel bir balıkçı kasabası olan Skala Skaminias’da öğle yemeği molası veriyoruz. Burada yediğimiz şaraplı ahtapot ve ançüez hamsi muhteşemdi. Balıkçı limanının girişindeki kayaya inşa edilmiş ve balıkçıların koruyucusu azize atfedilmiş küçük şapelde akşam düzenlenecek nikâh töreni için hazırlık vardı. Kilisenin hemen yanındaki küçük tavernada nikâh sonrası aile yemeği için güneşte kurutulmak için asılmış ahtapotların gölgesinde süsleniyordu.




 Taksiarhis Kilisesi

Yemek molamızın ardından, Dünyanın tek insan kanından yapılma ikonasının olduğuna inanılan Taksiarhis Kilisesinin bulunduğu, seramikleri ve  ballı yoğurdu ile ünlü Mantamados ‘a varıyoruz. Kilise ziyaretimizi yapıp Kilise avlusunda ballı yoğurt ve lokma molamızı verdikten sonra - Biz ballı yoğurt yerine lokmayı tercih ettik.-  Termi şehri üzerinden Midilli merkeze varıyoruz.

Bu güzel günün ardından gümrük işlemlerini de bitirdikten sonra 18.00’ da Ayvalık’a doğru harekete geçiyoruz.

Not: Midilli'dek tek ünlü kişi tabii ki Kadın Şair Sappho değil. Sappho ve Sappho'nun öyküsünü, lezbiyenlikle Lesvos'un ilişkisini ve diğer ünlü Midillilileri sevgili dostum Dr. Ceyhun Balcı’nın bloğundan okuyabilirsiniz.

https://cumhuriyetciyorum.wordpress.com/2015/06/19/midillili-unluler/

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder