15 Ocak 2022 Cumartesi

DEDE SULTAN’IN GELİNCİKLERİ

 

DEDE SULTAN’IN GELİNCİKLERİ




 

Her Nisan ayında doğa uyanıp da köy evimin etrafındaki tarlalar ve çayırlar, açan gelinciklerle kan kırmızıya döndüğünde, usulca onların arasına karışır, ezmeden sırtüstü uzanırım toprağa. Kollarımı iki yana açar, şefkatle kucaklarım onları.

Tomurcukta olanları ya da olgunlaşıp iyice açanları seyre dalarım ayırt etmeksizin.

 Aklım uzaklara gider o anlarda… Gözlerim mavi gökyüzünün enginlerinde uzaklara dalar gider.


Ağustos’un ilk günleri, Eyyam Bahur zamanı, sultaniye üzümler altın sarısı ve güneş Aslan burcunda; uzun upuzun sıcak bir gün…

İlkin keklikler sustu sonra sürülerin çıngırakları dindi.

Onlar ki alın terini akıtarak çeliğe su verdiler,

Onlar ki demiri oya gibi işlediler,

Onlar ki toprağa yağmur olup yağdılar,

Onlar ki gevenle, ılgınlarla, fundalıklarla ya da ardıçlarla kaplı yamaçlarda, bayırlarda ve tepelerde keçiler ve koyunlar yetiştirdiler.

Onlar ki delice zeytinleri aşılayıp Mimas’ı yurt tuttular,

Onlar ki adaletin, sevginin has kardeşleri, Karaburun’un bağrı yanık insanları…

Onlar ki “ Yârin yanağından gayrı her yerde,

Her şeyde,

Hep beraber “,

diyebilen Dede Sultan müritleri…

 


İlkin keklikler sustu sonra sürülerin çıngırakları dindi.

Hüküm büyük yerden geldi. Padişah I. Mehmed hükmettiler:

Onlar ki Devlet-i Aliye’ye kul olmayı reddederler o halde hak ile yeksan gerekir.”

 



Genç Şehzade Murat, Sadrazam ve Beylerbeyi Beyazıd Paşa’yı büyük bir orduyla gönderdi Dede Sultan ve müritlerinin üstüne. Dede Sultan’ın yiğitleri Manas Geçidinde, Ovacık’ta, Mimas’ta kahramanca savaştılar. Ama Osmanlı’nın savaş ustaları, savaşkan değil üretken bu insanları ezdi geçti. Kadın, erkek, çoluk çocuk yedi bin kişi kılıçtan geçirildi. Mimas’ın tüm dereleri kan aktı günlerce…

İşte bu gelincikler ki Dede Sultan Börklüce’nin müritleridir. Yârin yanağından gayrı her şeyi paylaşan ve idealleri uğruna toprağa düşen yiğitlerdir.

Her Nisan ayında doğa uyanıp da köy evimin etrafındaki tarlalar ve çayırlar açan gelinciklerle kan kırmızıya döndüğünde, usulca onların arasına karışır, ezmeden sırtüstü uzanırım toprağa. Kollarımı iki yana açar, şefkatle kucaklarım onları.

Mehmet Cengiz TÜMER

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder