28 Şubat 2014 Cuma

SORRENTO, POSITANO, AMALFİ, CAPRİ

SORRENTO, POSITANO, AMALFİ, CAPRİ

" Under the Toscana Sun " ya da Kızgın Güneş filmini duymuştum. Bir bölümünün Positano'da çekildiğini de duymuştum ama izlememiştim. Bugün bilgisayarımın başına oturup da Sorrento bölümünü yazmaya niyetlendiğim de dün Oğuz'un " Under the Toscana sun " benim başucu filmlerimdendir; yazdığı aklıma geldi. Yazmaya başlamadan filmi izlemeye karar verdim. Gerçekten benim de çok sevdiğim romantik komedi türünde bir filmdi. Ayrıca Frances Mayes’in (Diane Lane)  in yürüdüğü plajda yürümüş olmak, Marcello'nun evine tırmanan yokuşu tırmanmak, seramikçiden magnetleri almak ayrı güzel duygulardı.

                   



                   

                   

                  

                                      

                                     



                             





                                      

                                    


Sorrento'ya ulaşıp otelimize yerleştikten sonra bir şeyler yemek için şehrin ana caddesi Corso İtalia'ya çıkıyoruz. Şehri boydan boya geçen her iki tarafı marka alışveriş dükkanı, restoranlar ve barlarla dolu bir cadde. Otelimize gelirken de bu caddeyi boydan boya yürümüştük ve yol üzerinde gördüğümüz English Inn hoşumuza gitmişti. Bir İtalyan restoranından çok İngiliz publarına andıran bara giriyoruz. Kalabalık içinde kendimize masa ararken bardan sesleniyorlar. İtalyan barmen hemen yanımıza gelip ilgileniyor, masamıza oturuyoruz, menüyü inceleyip yemeğimizi seçerken sıcakkanlı, neşeli barmenimizle muhabbeti koyulaştırıyoruz. Bu dostluğumuz Sorrento da kalacağımız üç gün içinde geçerli olacak, bir gece dışında English Inn'deki dostumuz Fabio'ya ya ihanet etmeyeceğiz. Ertesi gün Trabzon maçını da birlikte seyredeceğiz.
                           


                           


Yemek sonrası Sorrento'nun taş döşeli ara sokaklarına dalıyoruz. Dar sokaklar bizi iki tarafında çok güzel iki otel olan ve denizden yaklaşık 60 - 70 metre yükseklikteki falezlerin üzerindeki bir meydana çıkarıyor. Bu otellerde dar sokak aralarında gördüğümüz barlar, restoranlar ve yazlık butikler gibi kapalı. Sezon 29 Martta başladığı için her yerde bir terkedilmişlik ve yalnızlık var. Sanırım yazın buraları cıvıl cıvıl oluyordur.

                          

                          

                                        

Sabah kahvaltı sonrası Sorrento'daki planımız Capri'ye geçmek. Hava simsiyah bulutlarla kaplı, yağmur ha yağdı ha yağacak. Yürüyerek limana iniyoruz. Capri feribotu 09.35 de, 13.90 € / kişi ve yolculuk yarım saat sürüyor. Capri'de feribottan indiğimiz Grande Marine'nin hemen karşısında şehir merkezine çıkan funiküler var. Funiküler biletini liman çıkışından hemen sağa döndüğünüzdeki bilet gişelerinden alıyorsunuz. Yalnı sezon olmadığı için mi, yoksa arızalı olduğu  için mi bilmiyorum Funikuler çalışmıyor. Onun yerine minibüsler koymuşlar.( kişi başı 1.80 € ) 10 dakikalık bir yolculuktan sonra limanı kuşbakışı gören, etrafı dağlarla çevrili küçük bir meydanda iniyoruz. Kısa bir süre manzaranın keyfini çıkardıktan sonra meydana ve Akdenize bakan kafede bir kahve molası veriyoruz. Sabah gökyüzünü karatan buluıtlarda dağlara çekildi. Parçalı bulutlu, ılık bir hava var. Kahve molası sonrası P.Emanuelle meydanından Caprinin dar sokaklarında kayboluyoruz. Burası muhteşem bir yer. Küçük butik dükkanlar kapalı olsa da, oteller sezona hazırlık yapsa da bu dar sokaklarda dolaşmak huzuru ve mutluluğu hissetmek insana kendisini muhteşem hissettiriyor. Denizde 90 - 100 metre yüksekteki falezlere kurulmuş küçük sevimli bir parka geliyoruz. Parkın küçük meydanında bir heykel var, CAPRİLİ AFRODİT. Heykelin plakasına bakınca bir Türk sanatçının adını görmek sürpriz oluyor.Semiramis ZORLU 1997.( http://www.caldarelli.it/incima/zorlu.htm )

                                       

                           



                                   


                            

                            
                           

                           

 Tekrar dar sokaklara vuruyoruz kendimizi. Dar sokakların arasında zaman zan karşımıza çıkan bahçeler limon ağaçları ile dolu. 13.15 teki Feribotu yakalamak için Minibüse binip limana iniyoruz. Feribot biletlerini alıp gişeden çıktığımızda yağmur başlıyor. Bize Capri'yi gezmemize izin verdiği için Tanrıya şükrediyoruz.

Feribottan indiğimizde sabah indiğimiz rampayı nasıl çıkacağımızı düşünüyordum. Ama endişelenmeme gerek kalmadı. Hem şehir merkezine çıkan shuttle otobüs var hem de asansör. Biz dört kişi için 5.20 € vererek otobüsle çıktık ve otobüsten iner inmez English Inn'e dostumuz Fabio'nun yanına gittik. Aperatif bir şeyler atıştırdıktan sonra akşam görüşmek üzere ayrıldık. Ben otele istirahate giderken ekibin kadın kısmı alışveriş için ayrıldı.

Yağmur nedeniyle akşam yemeğine geç kaldık, English Inn'e girdiğimizde Trabzon maçını son on dakikası idi ve 1 - 0 yeniktik. 90 + 3 te 2. golü de yiyince Fabio Aydan Afet'in söylediği iki birayı da nazire yaparcasına getirdi benim önüme koydu. Yemek sonrası Sorrento yağmurun da feci şekilde ıslanarak otelimize döndük. ( Feci şekilde dediğime bakmayın, hiç de şikayetçi değildik, Sorrento yağmurunda ıslamıştık ta.)

Sorrento'daki ikinci günümüzün programında Positano ve Amalfi var. Sabah dün gecenin aksine çok güzel bir havaya uyanıyoruz. Kahvaltı sonrası 10 dakikalık yürüyüşle SİTA otobüslerinin kalktığı İstasyonun önündeki küçük meydana varıyoruz. Otobüs biletleri de istasyon girişindeki büfede satılıyor. Biz Sorrento -Positano, Positano - Amalfi ve Amalfi - Sorrento için dört kişi için toplam 21 € ödedik. 09.15 te kalkan otobüsümüz 10.05 te Positano'da bizi indirdi ve Amalfi'ye devam etti. Sorrento Positano arası yol muhteşem mi desem, korkunç mu desem tanımlayamıyorum. Denizde 60 70 metre yüksekteki uçurumlara inşa edilmiş, kimi yerde yol açmak için yeteri kadar alan olmadığından uçuruma doğru teraslar yapılmış, arkasını göremediğiniz virajlarla dolu, Sevgili Arman'ın bloğunda yazdığı gibi Navigasyon cihazına kafayı yedirten ama manzaralar muhteşem ötesi, fevkaladenin fevkinde..
                    
Sorrento'dan Positano / Amalfi yolu


                   

                    

                                         


                       

                       

                                                                       Positano

                                        

Otobüsümüzden indikten sonra dik yamaçlara adeta yapıştırılmış biblo gibi evlerin manzarası ve sol yanımızda Akdeniz, kasabanın merkezine doğru iniyoruz. Sağ tarafta küçük , şirin bir kafe dönüşte burada soluklanıp soğuk bir şeyler içmeliyiz. Parıldayan güneş ve mavi gökyüzü altında yavaş yavaş ilerliyoruz. Sağ tarafta bir seramik dükkanı. Girip Positano ile ilgili magnet ve objeler alıyoruz. Kasabanın küçük meydanından sola dönüp daracık sokaklardan kumsala iniyoruz. Sağımızda solumuzda küçük dükkanlar, restoranlar ama hepsi 29 Marta randevu vererek kapatmışlar. Kumsalın hemen başında Santa Maria Assunta kilisesi. Yerel söylenceye göre 13. yy da Bizanstan korsanlar tarafından çalınan Siyah Madonna ikonu gemi ile kaçırılırken Positano açıklarında fırtına patlar, şiddetli fırtınadan çok korkan korsanlar ikonu sakladıkları yerden " Posa, Posa " ( Koy, Koy ) diye ses duyarlar ve İkonu denize atarlar. Şu anda bulunduğumuz kumsalda karaya vuran İkon, kıyıya ulaşır ulaşmaz fırtına diner. Bu ikonun karaya vurduğu yere işte bu kilise yapılır.

                         
                                                       Santa Maria Assunta kilisesi

                       

 Kumsalda soluklanıyoruz, Akdenizi ve başı bulutlu yamaca yaslanmış Positanoyu seyrediyoruz. Yazın muhtemelen cıvıl cıvıl olan bu sahil kasabasını ılık bir şubat gününde bu sakin haliyle daha çok seviyoruz. 12.20 otobüsünü yakalamak ve rampanın ortasındaki kafede Akdenize karşı bira keyfi yapmak üzere tırmanmaya başlıyoruz.

                                            

                         

                                         

                             
                                             Positano durakta Amalfi otobüsünü bekliyoruz.

   

Otobüsümüz tam zamanında geliyor. İstikamet Amalfi. Yine bol virajlı, bol manzaralı yolda yaklaşık yarım saat gittikten sonra Amalfi'ye iniyoruz. Büyükçe bir meydana sırtını vermiş yüksek dağlar yine karşımızda. Yamaçlarda yapışık gibi duran evler, aralarında limon bahçeleri şubat güneşiyle parlıyor. Şehrin merkezine doğru ilerliyoruz. Sağımızda solumuzda küçük restoranlar, dondurmacılar, limoncello ve her türlü limona ait hediyelik eşyalar ( limon şekerlemeleri, limon şeklinde sabunlar vb ) satan dükkanlar. Daha ufak çaplı bir meydana geldiğimizde devasa basilicayı görüyoruz. Yolun ilerlediği yere kadar ilerleyip küçük meydana geri dönüyoruz karnımızda acıktı şimdi yemek vakti.

                                         
                                                                           Basilica

                            
                                          

                             

                             

                             

Amalfi de sezon sonu sakinliğini yaşıyor. Bir çok dükkan kapalı ya da tadilatta. Yemeğimizden sonra sahile çıkıp kıyı boyunca yürüyoruz. Otobüs saatimize kadar rıhtımdaki kanepede sıcak Amalfi güneşi altında miskinlik yapıyoruz.

Sorrentoda son günümüzde saat 14.30 kadar vaktimiz var Sorrento'yu tekrar bir dolaşıp huzuru içimize çekiyoruz. English Inn'e uğrayıp vedalaşıyoruz. Saat 14.41 treni ile önce Napoli'ye sonra da 16.48 treni ile Roma'ya ulaşıyoruz.
Yarın Uçak saatine kadar tekrar bir Roma gezisi, taksi ile havaalanına transfer ve sonra ver elini İstanbul/ İzmir.

Bir haftalık tatili dolu dolu gezerek, Akdeniz insanının sıcak dostluğunu paylaşarak, dingin kasabalarda iç huzurunu hissederek geçirdik.
Darısı nice gezilere
Sağlıkla.

MERAKLISINA NOTLAR:

* Bu programı yaparken Güney İtalya ve özellikle Napoli hakkında çok olumsuz şeyler okuduğumuz için açıkçası endişeliydik. Ama emin olun biz hiç bir olumsuz bir şey yaşamadık ve dolaşırken bu tedirginliği hissetmedik. Yine de tedbiri elden bırakmamak gerekir ama risk Barcelona'dakinden fazla değil.
* Güney İtalya'nın insanları tam bir Akdeniz insanı, sıcakkanlı, yardımsever. Napoli Centrale'de Circumvezuviana tren istasyonunun inişini ararken sorduğumuz taksi kahyası işini bırakıp gişeye kadar bize eşlik etti. Keza Sorento'da kaldığımız Hostelin personeli ve English Inn'in barmeni Fabio da aynı şekilde dost canlısı ve yardımseverdi.
* Roma'da konaklayacak olursanız, ihtiyacınız olduğunda resepsiyondan taksi istemeyin. Biz ilk gün Roma Termini'ye gitmek için sorduğumuzda 20 € dediler. Bana çok geldi. Şimdiye kadar olan tecrübem 7 - 8 € yu geçmemesi gerektiğini söylüyordu ve nitekim ana caddeye çıkıp taksiye bindiğimizde taksi ücreti 6.70 € tuttu.
* Şu an ki tecrübeme göre aynı geziyi tekrar planlayacak olsaydım. Geliş / Dönüş Romada birer gece konaklar. 2. gün Napoliye geçer, bagajları emanete bırakır, Napoliyi akşama kadar gezer, sonrada bir saatlik yolculukla Sorrento'ya geçerdim. Üçüncü günde sabah erken trenle, yarım saatlik yolculukla Pompei Scavia' gelir öğlene kadar pompei'yi dolaşır, öğleden sonrada Vezüv milli parkı turuna katılırdım. Böylece yaklaşık beş saat ve kişi başı 25 € kar ederdik.




25 Şubat 2014 Salı

BİR PİZZACININ PEŞİNDEN: NAPOLİ, POMPEİ BÖLÜM 2



BİR PİZZACININ PEŞİNDEN: NAPOLİ, POMPEİ
BÖLÜM 2



Bir blogda okumuştum; " Eğer Pompei'den sonra Napoli Ulusal Arkeoloji Müzesini gezmezseniz Pompei geziniz yarım kalmış demektir"  diye.







Mozaikler




Duvar Resimleri

Biz de hem Pompei gezisini tamamlamak hem de Napoli'ye geliş amacımız olan Pizzeria Da Michelle'de pizza yemek için ikinci gün programına Napoli'yi koyuyoruz.
Sabah erken kahvaltının ardından yine taksi ile Roma Termini 'ye gidip dünkü Napoli trenine biniyoruz ve saat 10.00 da Napoli Cantrale / Garibaldi'ye iniyoruz. Napoli gezisinden sonra bu akşamki konaklamamız Sorrento'da olacağı için sabah valizlerimizle birlikte otelden ayrılmıştık. Napoli'yi o yükümüzle gezemeyeceğimiz için bagajlarımızı Napoli Centralenim 2 nolu peronu tarafındaki emanetçi KiPoint'e bırakıyoruz. ( Parça başı 6 € / 5 saat ).


İstasyondan çıkıp Garı arkamıza aldığımızda önümüzdeki meydanın sol çaprazından Corso Via Emanuelle 1 caddesine giriyoruz, ilk kavşaktan sağa dönüp bir paraleldeki Corso Fiora'ya çıkıyoruz. Napoli Ulusal Arkeoloji Müzesi bu yolun sonunda çok büyük, eski bir taş yapı. Saat 10.30 da müzeye giriyoruz. ( 8 € / kişi ) Bizim gezmemiz gereken 1. kattaki Pompei galerisi saat 12.30 da kapandığı için öncelikle oreaya çıkıyoruz. Büyük bir Pompei şehir haritası ve maketinin bulunduğu salondan başlayıp duvar resimleri, küçük cerrahi aletleri, mutfak eşyaları,i süs eşyaları ve takıların bulunduğu birbiri ardına sıralı galerileri tamamladığımızda saat 12.30 du. Ardından ara kattaki mozaik galerisini ve gizli odayı geziyoruz. O zaman anlıyoruz ki eğer bu müzeyi gezmeseydik Pompei gerçekten yarım kalacakmış. O duvar resimlerini, kap kacağı, takıları ve mozaikleri gördüğününde yaşanan ihtişamı ve Pompei'nin nasıl bir zenginlikte olduğunu kavrayabiliyorsunuz. Gizli odadaki erotizmi hatta zaman zaman erotizmi aşan cinselliği ve sapkınlığı gördüğünüzde bir an bu toplumun gerçekten Tanrı tarafından cezalandırıldığını düşünüyorsunuz.



Gizli Odadan

 

Müzeden çıkıp aynı yolu takiben Pizzeria Da Michelle'ye geldiğimizde saat 13.30 du ve 92 numarayı alabildik. 45 dakika bbekleyebileceğimiz söylendi gerçektende 45 dakika sonra masaya oturduk. Burası Julia Roberts'in " Ye, Dua et ve Sev" filminin çekimleri sırasında pizza yediği mekan ( Tesadüfe bakın, bizim yola çıkacağımız gece Kanal D de bu film oynadı ). Bu filmden sonra ünlü olmuş. Turizm sezonunda kapıda 2 - 3 saat sıra bekleniyormuş. Sadece Pizza Margarita yapıyorlar. Medium'u 4 €, yanında da Azzura 33'lük bira içerseniz 2 € da ona ödeyeceksiniz. Pizzanın herhangi bir özelliğ yok hatta kenarları yanık bile.. Ama olsun biz bu pizzayı yemek ve hayranı olduğum Julia Roberts ile aynı havayı solumak için gelmiştik.


                            

Pizzamızı yedikten sonra yine Circumvezuviana'dan Sorrento için bilet alıyoruz. Bu kez yolumuz 66 dakika, bilet te 4.10 € / kişi.

Akşam saatlerinde indiğimiz Sorrento' da konaklayacağız. Kalacağımız Hostel İstasyondan çıktıktan sonra yaklaşık 300 metre ileride.
Üç günümüzü bir başka film " Under the Toscana Sun "a konu olmuş Sorrento'da geçireceğiz.