SAPPHO'NUN ADASI:
LESVOS / MİDİLLİ
Lesvos ve Lezbiyenlik
Bu kez yolculuğumuz
ünlü kadın şair Sappho'nun adası Lesvos'a yani kapı komşumuz Midilli'ye.
Midilli ' den fotoğrafçı dostlarımız FEM ile üyesi olduğum İzmir Doğa
Fotoğrafçıları Topluluğu İZDOF'un ortak sergisi için karga b.kunu yemeden
yollardayız. Sabah saat 05.00 de İzmir'den Ayvalık'a doğru yola çıkıyoruz. Saat
08.00 Ayvalık, 09.00 da TURYOL feribotu ile Midilliye yolculuk. Yaklaşık bir
buçuk saat süren rahat bir feribot yolculuğundan sonra adaya ulaşıyoruz. Gümrük
geçişimizin ardından öncelikle fotoğraflarımızı teslim etmek üzere ortak
sergimizin açılacağı kale içşinde restore edilmiş sergi salonuna uğrayacağız.
Buradaki Yunanlı fotoğrafçı dostlarımıza fotoğraflarımızı teslim ediyoruz.
Onlar fotoğrafları yerleştirecekler ve bir gün sonraki açılışa hazır hale
getirecekler, akşamda sahildeki Zorba'nın yerinde yemekte buluşacağız.
Scala Kalloni
Bu işlemlerin ardından bizleri bekleyen
otobüslerimizle Midilli Adasının şirin bir balıkçı kasabası olan Skala
Kalloni’ye gidiyoruz. Kasaba merkezi gezimizin ardından öğle yemeği için
ayrılan serbest zamanda, Ada'nın sardalyesi ile ünlü bu sahil kasabasının eşsiz
lezzetlerinin tadına bakabiliriz artık. Sardalyenin mevsimi olmasa da buraya
kadar gelmişken ahtapot ve kalamarın yanı sıra onun da tadına bakıyoruz.
Agia Paraskevi
Öğle yemeğinin
ardından sayısız konakları, Arnavut kaldırımlı sokakları, tarihi
anıtları ve meşhur "Boğa Festivali" ile ziyaretçilerini etkileyen Agia Paraskevi’ye geçiyoruz. İlçenin
girişinde, 1910 yılında Taksiarhis Kilisesinin girişimiyle kurulan büyük bir Zeytin Müzesi bulunmakta. Bu Müze,
Yunanistan'da bulunan en güzel ve en bakımlı zeytinyağı fabrikası müzelerinden
olup, uzun yıllar Kültür Merkezi olarak faaliyet gösterdikten sonra Piraeus
Bankası Kültür Vakfı tarafından Zeytin Müzesine dönüştürülmüş. Ayrıca Kasabada
yabani kuşlar ve hayvanlar için bir hayvan barınağı da bulunmaktadır.
Zeytin Müzesi
1923 de
inşa edilen okul kompleksinin muhteşem binası ilçe merkezine hakim olup, Atina
Üniversitesi’nin giriş kapısının bir minyatürünü ihtiva eder. Görkemli Pamegiston Taksiarhon Kilisesi,
Ayasos’daki Bakire Meryem Kilisesinden sonra ikinci büyük bazilika olarak
dikkat çekiyor. Burada çay ve kahve molası verdikten sonra bu görkemli
kasabadan ayrılıyoruz. Aslında büyük
çınar altında oturduğumuz kafe öyle keyifli, öyle güzel esiyor ki Haziran
sıcağında tekrar yola düşmek içimizden gelmiyor. Lakin otele giriş yapı,
yerleşmemiz, duş alıp akşam yemeği için hazırlanmamız gerekiyor. Daha yol
üzerine ziyaret edeceğimiz Limonos Manastırı var.
Limonos Manastırı ve Albino Tavuskuşu
Agia Paraskevi kasabasının
ardından içerisinde değerli emanetleri ve tarihsel önemi olan
Yunanistan’ın en ünlü manastırlarından Limonos
Manastırını ziyaret ediyoruz. Bu Manastır Agios Orosun (Ayanoros) bir
minyatürü olarak tanımlanıyor. Andissa yolu
üzerinde bulunan manastır, her yıl binlerce ziyaretçi alan etkileyici bir
manastırdır. Piskopos Ignatios Mithimnis (Mithimnalı-Molıvoslu) tarafından 1523
yılında inşa edilmiş manastırda, büyük manevi değeri olan binlerce eski
kitaplar ve el yazmaları bulunmaktadır. Erkekler manastırı olmasından ötürü
ibadet yeri gibi bazı bölümlerine kadınların girmesine ve Aziz ikonlarının
görülmesine izin verilmiyor. Osmanlı döneminde önemli eğitim ve kültür merkezi
olarak kullanılmış. Manastırın müze bölümünde, ayinlerde kullanılan kutsal
giysiler, dini objeler, Bizans el yazmaları ve belgeler sergileniyor. Bizim
için ekstra süpriz Albino Tavuskuşu oldu. Manastırın bahçesinde yaşayan bu
güzel kuş girişte poz vermekte nazlansa da ziyaret sonrası çıkışımızda tüm
görkemi ile bize poz verdi. Bu ihtişamlı ve gizemli manastır ziyaretimizden
sonra Midilli
merkeze, otelimize dönüyoruz.
Akşam yemeğinde
Kale'nin sahilinde Zorba'nın yerinde Yunanlı fotoğrafçı dostlarımızla birlikte
ahtapot, kalamar ve mezeleri,n eşilğinde koyu bir sohbete dalıyoruz. Uzolar Türk
Yunan dostluğuna kalkıyor: Yamas / Şerefe...
Eski Çarşı
Kale
Osmanlı Çeşmesi
Ermou Caddesi
Taş Kahve
Yeni Cami
Çarşı Hamamı
Kale Hamamı
Sappho Meydanı
Otelde verilen kahvaltının ardından Midilli şehir merkezine iniyoruz.
Rehberimiz İzmir'den bugün gelecek arkadaşlarımızı almak için bizi merkezde
bırakıp limana geçiyor. Saat 11.30 da Sappho meydanında buluşacağız Midilli
şehir merkezinde bulunan, Hagios
Therapondas Kilisesi, Ermou Caddesi, Hagia Athanasious Metropolitlik Kilisesi,
Yeni Cami, Türk Hamamı ve Tarihi Roma Agorası gibi tarihi eserleri ziyaret ediyoruz. Halen
aktif olarak çalışan dükkanların bulunduğu tarihi Eski Çarşıyı
dolaşıyoruz, köşe kahvede bir frappe içimi soluklanıyoruz. adaya özgü çeşitli
peynir, sakız, Uzo gibi ürünlerin tadına bakıyoruz, rehberimizle buluşmadan
öncede tarihi Taş Kahve'de oturup taze portakal suyu ve portakallı ke
ile bu güzel havayı soluyoruz.
Midilli
şehir merkezi gezimizin ardından, Gera Körfezi manzarasını izleyerek Midilli`nin en şirin sahil kasabası Perama’da keyifli bir öğle yemeği molası
veriyoruz. Yemeğin ardından zeytinyağı ile ünlü Pappados Köyü ve
Barbaros Hayrettin Paşa`nın doğduğu köy olan Paleokipos Köyü`nü yakından görüyoruz. Paleokipos
Köyü’nün ardından, adanın
geleneksel köylerinden Ayasos Dağ Köyü için harekete geçiyoruz. Ayasos
köyü bilenler için yazıyorum bizim İzmir Selçuk'taki Şirince köyünü andırıyor.
Köy her ne kadar bakımlı, temiz olsa da Şirince gibi turizmin kapitalizmine
teslim olmamış. Ada hayatının o sakin atmosferini arnavut kaldırımı sokaklarda dolaşırken yaşıyorsunuz. Dikkatimizi çeken bir şeyde evlerin sokak kapılarının
üzerinde duran anahtarlardı. Rehberimizin açıklaması benim için ilginçti ve
beni çocukluk günlerime götürdü. Malum Yunan halkında siesta yaygındır ve
yaşadıkları bunca ekonomik krize rağmen bundan ödün vermezler. Bu nedenle evde
yaşayan ve farklı yerde çalışan bireyler eve geldiklerinde birbirlerini
rahatsız etmeden eve girebilsin diye eve ilk gelen anahtarı kapı üzerinde
bırakıyormuş. Benim çocukluğumda da Ödemiş'te sokak kapılar kilitlenmezdi.
Kapının üzerinde bir ip ya da tel vardı bunu çekerek kapıyı açar eve girersiniz ya da o zamanlar saat 12.00 ile 14.00 arası dükkanlar kapalı olurdu. Ama dayım
ya da büyükbabam dükkanın kepengini çekmez kapının önüne bir sandalyeyi ters
çevirerek evine gelir öğle yemeğini yer, dinlenir ve saat ikide dükkana
giderdi. Kimse de dükkana girip bir iğne almazdı.
Ayasos köyü ve dondurma molası
Tahta oyma
mobilyalarını seramik ve dantel işlerini sergileyen şirin çarşısını gezip ünlü
adak yeri olan Meryem Ana Kilisesini ziyaret ediyoruz. Çarsı meydanında
verdiğimiz dondurma molasının ardından Midilli şehir merkezinde bulunan
fotoğraf sergisi açılışımıza katılıyoruz.
Sergi Salonumuzun olduğu bina
Sergideki fotoğrafımın önünde
Sergi afişimiz
Açılıştan
Açılışın ardından, Şirin bir balıkçı
kasabası olan Panagiouda’ya gidip, unutamayacağımız bir Yunan gecesi
geçiriyoruz.
Sabah
kahvaltının ardından otelimizden ayrılıyoruz. Adanın orta bölgesinde
bulunan Kalloni, ilk Osmanlı
yerleşim yeri Arisvi ve Kuş cenneti Tuzla bölgesini de geçerek Petra’ya
varıyoruz. Petra ismini şehrin girişinde yüksek bir kayanın üzerine kurulan
kilisesinden alıyor. Şehrin girişinde bulunan Meryem Ana manastırında
halen ayinler yapılmakta, çanlar çalınmaktadır.
116 basamaklı kayaya oyulmuş merdiveni tırmanıp bir süre ayini
izliyoruz. Petranın ara sokaklarındaki sevimli, canlı renkli masa ve
sandalyelerine sahip kafelerinde oturup bir sabah kahvesi içiyoruz. Burası
sakinbir ortamda güneş ve deniz tatili yapmak isteyenler için ideal bir tatil
kasabası.
Petra
Petra’dan
sonra adanın kuzey ucu olan Molivos ‘ a ulaşıyoruz. Unesco ödüllü bu
şirin yerleşim yerinin Arnavut kaldırımlı özgün sokaklarında yürüyüşün ardından,
özgün elişleri sergileyen küçük
dükkânlarından alışveriş yapabilir, teraslı özel kafelerinde Yunan kahvesinin
tadına bakabilirsiniz. Ve biz de öyle yapıyoruz. Limanı tepeden gören bir teras
kafede limonade molası veriyoruz.
Molivos
Molivos
gezimizin ardından tekrar otobüslerimize binerek Stratis Myrivilis ‘in
köyü Skamniya’ya varıyoruz. Adaya ait birçok fotoğrafta görebileceğiniz
mükemmel bir balıkçı kasabası olan Skala Skaminias’da
öğle yemeği molası veriyoruz. Burada yediğimiz şaraplı ahtapot ve ançuvez hamsi
muhteşemdi. Balıkçı limanının girişindeki kayaya inşa edilmiş ve balıkçıların
koruyucusu azize atfedilmiş küçük şapelde akşam düzenlenecek nikah töreni için
hazırlık vardı. Kilsenin hemen yanındaki küçük tavernada nikah sonrası aile
yemeği için güneşte kurutulmak için asılmış ahtapotların gölgesinde
süsleniyordu.
Scala Scamnia
Yemek
molamızın ardından, Dünyanın tek insan kanından yapılma ikonasının olduğuna
inanılan Taksiarhis Kilisesinin bulunduğu, seramikleri ve ballı yoğurdu
ile ünlü Mantamados ‘a varıyoruz. Kilise ziyaretimizi yapıp Kilise
avlusunda ballı yoğurt ve lokma molamızı verdikten sonra - Biz ballı yogurt yerine
lokmayı tercih ettik.- Termi
şehri üzerinden Midilli merkeze varıyoruz.
Bu güzel
günün ardından gümrük işlemlerini de bitirdikten sonra 18:00’ da Ayvalık’a
doğru harekete geçiyoruz.
Not:
Midilli'dek tek ünlü kişi tabii ki Kadın Şair Sappho değil. Sappho ve
Sappho'nun öyküsünü, lezbiyenlikle Lesvos'un ilişkisini ve diğer ünlü
Midillilileri sevgili dostum Dr. Ceyhun BALCI'nın bloğundan okuyabilirsiniz.
https://cumhuriyetciyorum.wordpress.com/2015/06/19/midillili-unluler/
Yazı ve Fotoğraflar: M. Cengiz TÜMER
12 - 14 Haziran 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder