15 Kasım 2012 Perşembe

4 KİŞİ ÜÇ KENT - SALZBURG

MOZART'IN DOĞDUĞU KENT.: SALZBURG

13.40 da önce yavaş yavaş hareketlenen trenimiz Münih'in çıkışında sonra hızlanıyor. Karşılıklı dört pulman koltuğa konuşlanmış  oturuyoruz. Tren oldukça kalabalık, her istasyonda durduğunda bu kalabalık artıyor; sahanlıklarda insanlar ayakta yolculuk ediyor. Bulutlu ara ara yağmurun atıştırdığı bir havada yemyeşil kırlar ve sonbahar renklerinin tüm güzelliklerini sergilediği ormanlar arasında keyifli bir yolculuk yapıyoruz. Sık aralıklarla adeta biblo gibi evlerin oluşturduğu irili ufaklı köylerden geçiyoruz. Tertermiz, balkonlarını ve bahçelerini rengarenk çiçeklerin süslediği, tertemiz, odunları bile Germen disipliniyle sıralanmış masalsı köyleri hayranlıkla izliyoruz. Çok hoşumuza giden birkaçının adını Aydan bir kağıda not ediyor. Belki ileriki bir zaman diliminde gelip bir haftasonu geçiririz hayaliyle..







Yaklaşık iki saatlik bir yolculuktan sonra ( bu arada Aydan bir daha böyle uzun tren yolculuğu yapacağımız zaman yanımıza votka portakal ve çerez koymamızı not etmemi istiyor.) Salzburg'a varıyoruz. Küçük ama çok güzel bir istasyondan şehire çıkıyoruz. Kalsacağımız YOHO International Youth Hostel Old Salzburg'la İstasyonun hemen hemen ortasında ve ikisine de yürüyüş mesafesinde. Sırt çantalarımız sırtımızda yürüyerek saat 16.00 da hostele giriş yapıyoruz. Vardiye değişim zamanına denk gelmemiz bize yaklaşık yarım saat vakit kaybettiriyor. Vardiya değişimi tamamlanınca odamıza yerleşip hemen dışarı çıkıyoruz. Salzburg'da vaktimiz sınırlı.

Salzburg'un tarihi merkezine geniş, birbirini dik kesen ve sonbahar yaprakları ile süslenmiş caddelerinde yürürken garip bir sessizlik ve huzur her yanımızı sarıyor. Saat henüz 17.00 olmasına rağmen sokaklarda kimseler yok ve dükkanlar kapalı.




On dakikalık bir yürüyüşten sonra Salzach nehrine ulaşıyoruz. Old Town nehrin karşı yakasında. Köprüden nehri geçiyoruz. - Bu arada köprü üzerinde fotoğraf çekilmeyi ihmal etmiyoruz.- Benim çocukluğumun ve gençlik anılarımın silinmezlerinden biri olan, biz İzmirlilerin boynuzlu dediğimiz troleybüsleri görmek beni çok mutlu ediyor. Salzburg caddelerinde çevreci elektrikli ya da doğal gazlı araçlar çoğunlukta.




Kemerli kapıdan geçip sağa döndüğümüzde Mozartın doğduğu evi karşımızda buluyoruz. Müze kısmı saat 18.00 de kapandığı için 17.30 dan sonra ziyaretçi kabul etmiyorlar.






 Mozartın evinden geri dönüp  diğer görülmesi gereken yapıları ( DOM, Rezidens,Salzburg katedral,dev satranç (?)) ve Alter Markt'ı dolaşıp kaleye doğru yöneliyoruz. Funikulerin saat 21.00 kadar çalıştığını fakat kalenin saat 17.00 den sonra kapalı olduğunu öğreniyoruz. Bir an çıkıp çıkmamakta karasız kalıyoruz. Acaba yarına mı bırakalım diye düşünüyoruz, sonra karar değiştirip biletimizi alıp funikulere biniyoruz. ( Funikülere toplam 14 € ödüyoruz ).








Kale'nin seyir terasından Salzach nehri ve Salzburg'un manzarası müthiş. Mavi aydınlık saatinde olmamızda bir şans oluyor. ( Biz fotoğrafçılar için güneşin batımından sonraki 45 dk'lık zaman dilimi mavi aydınlık demektir ve güzel fotoğraflar veren kıymetli bir zaman dilimidir.)
Tesadüfen aslında kalenin açık olduğunu ve sadece müzenin kapalı olduğunu öğreniyoruz ve kalenin içini de geziyoruz.




Kaleden indiğimizde funiküler istasyonunun karşısındaki küçük bir fotoğrafçı  dükkanındaki hareketlenme ilgimizi çekiyor. Mozart dönemine ait kıyafetler içindeki kadınlar ve erkekler fotoğraf çektiriyor. Giyilen kıyafetler yarım, yani önü var arkası yok. Biz de çektirelim istiyoruz ama işleten kadın bu gurubun çekiminin bir buçuk saat süreceğini ve daha sonra da kapatacağını söyleyince yapacak bir şey kalmıyor ve kendimize ymek için bir yer arıyoruz. Bu arada sevgili Oğuz'un İzmirde iken önerdiği " NORDSEE" zincirini görüyoruz. Genelde her çeşit deniz ürününü McDonald ya da Burger king tarzında sunan bir fastfood zinciri. İçeri girip balık menülerimizi ve biralarımızı alıp Oğuz'un kulaklarını çınlatarak keyifli bir akşam yemeği yiyoruz.




Hostele döndüğümüzde internetten Viyana trenlerinin tarifelerini çıkarıp en uygun olan saati seçip ertesi günkü planımızı yapıyoruz, Ben odama çıkarken çocuklar ve Aydan bara gidiyorlar.





Sabah Salzburg'a yağmurla uyanıyoruz. Programımız da Mozartın doğduğu evi ziyaret var. Çiseleyen yağmur altında tekrar Old Town'a geçiyoruz. Fakat Mozart'ın evi ziyaret ücreti bize yüksek geliyor. ( bir kişi birinci kat 11.00 €) değermi değmez< mi değerlendirmesi sonucu girmemeye karar verip alışveriş yaparak hostele dönüyoruz. Emanete bıraktığımız valizlerimizi alıp resepsiyondan bir taksi istiyoruz. Yağmur olduğu için bu kez taksiyle istasyona gidip Viyana biletimizi alıp 12.10 da Salzburga by by diyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder